Cumhurbaşkanı Erdoğan: Antidemokratik Güç Odaklarına Hiçbir Zaman Baş Eğmedik!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında " Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kast eden darbecilere meydan okuduk. Gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk. Gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine, haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik. FETÖ elebaşı Gülen'in ölümü hakkında konuşan Erdoğan, Baş hainin sonu iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur." dedi.

GÜNCEL - 1 ay önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Değerli İl Başkanlarımız, Kadın ve Gençlik kollarımızın kıymetli İl Başkanları, kıymetli Belediye Başkanlarımız ve İl Genel Meclis Başkanlarımız, değerli dava ve yol arkadaşlarım, sizlere en kalbi duygularımla hasretle, muhabbetle selamlıyorum. AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantımızın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbim'den niyaz ediyorum. Sizlerin aracılığıyla yurt içinde ve yurt dışında büyük ve güçlü Türkiye idealinin bayraktarlığını yapan her bir kardeşime buradan selamlarımı gönderiyor, her birine hizmetleri, gayretleri için kalpten teşekkür ediyorum.

Kolaya değil zora talip olan tüm dava arkadaşlarımızla iftihar ediyoruz. Sözlerimin hemen başında bir hakikati ifade etmek istiyorum. AK Parti olarak biz şımaran, böbürlenen, milletin teveccühünü yanlış yorumlayan bir kadro asla değiliz. Şunu herkes bilsin ki biz millete hizmet için yola koyulan ve millete hizmet ettikçe büyüyen bir siyasi partiyiz. Önümüzdeki ay Türkiye'yi yönetme görevini devralışımızın 22. yılını tamamlıyoruz.

Antidemokratik Güç Odaklarına Hiçbir Zaman Baş Eğmedik

Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğimiz 3 Kasım 2002'den beri aşkla koşan yorulmaz düsturu ile durmadan, dinlenmeden gecemizi gündüzümüze katarak aşkla koşturuyoruz. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesini şanla, şerefle, ona zerre miskal leke bulaştırmadan taşımanın hasbi mücadelesini veriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kast eden darbecilere meydan okuduk. Gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk. Gün oldu kendini ülkenin sahibi gören elitlerin karşısına dikildik. Gün oldu bürokratik oligarşi ile mücadele ettik. Gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine, haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik.

Kardeşlerim bu zorlu mücadele boyunca kendimiz bedel ödesek bile milletimize bedel ödettirmedik.

Teröristler tarafından daha ömrünün baharında şehit edilen kardeşlerimiz oldu. Henüz 17 yaşında şehadet şerbeti içen evlatlarımız oldu. Her ölüm gibi bu kardeşlerimizin ölümü de zamansızdı. Rabbim hepsine rahmet eylesin diyorum.

Bugüne kadar olduğu gibi yine yüksek bir şuurla, bizle yakışan asil bir dava anlayışıyla Türkiye'ye hizmeti sürdüreceğiz.

Onursuz Biçimde Öldü

Milletin çocuklarını hizmet diyerek, himmet diyerek mankurtlaştıranların sonu, tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur. Bu hainler, tüm uğraşlarımıza rağmen maalesef emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar. Bu dünyadan işledikleri suçların, hakkına girdikleri insanların, ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler. Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır.

Biliyor ve inanıyoruz ki Allah'ın cezalandırması çetindir. Rabbimiz bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır. Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi, ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ'cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ve kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, ruhları şad olsun diyorum.

Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye'ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür.

259 İlçemizde Kongrelerimizi Başarıyla Tamamladık

Kıymetli yol ve dava arkadaşlarım biliyorsunuz 12 Ekim itibarıyla 8. Olağan Kongre sürecimizi başlatmış bulunuyoruz. Şu ana kadar 259 ilçemizde kongrelerimizi adeta bir bayram havasında, kardeşlik ve muhabbet ikliminde hamdolsun başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyor, Mevladan kendilerine üstün başarılar diliyorum. Görevi devreden arkadaşlarımıza da partimize olan hizmetleri ve fedakarlıkları dolayısıyla teşekkür ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Kongre maratonumuzu hep ola geldiği üzere bir bayrak yarışı anlayışıyla sürdüreceğimize inanıyorum. Şunu sizlerle birlikte tüm teşkilatımıza hatırlatmak istiyorum. Biz sadece vizyon, gayret, ufuk ve hizmet bakımından değil, dava ahlakı ve dava arkadaşlığı bakımından da siyasi rakiplerimizden farklıyız, özel bir siyasi hareketiz.

Bizim İçin Esas Olan Davamızın Sekteye Uğramamasıdır

AK Parti çatısı altında 'ben'e ve bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda biz vardır. Bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil millete hizmet etme aşkı, Türkiye sevdası vardır. Vazife almak elbette önemlidir. Ama asıl olan görevli değil, gönüllü olmaktır. Ak Parti bir gönül hareketi olarak doğmuş. Bugünlere kendisine gönül verenlerin fedakarane gayretleriyle gelmiştir. Unutmayın, biz başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürütüyoruz. Bizim için esas olan hakkın ve halkın rızasıdır. Bizim için esas olan aziz milletin hayır duasıdır. Bizim için esas olan Türkiye'nin aydınlık geleceğidir. Bizim için esas olan davamızın sekteye uğramamasıdır.

Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkarlık uğrunda yola çıkmış dava arkadaşlarıyız. İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz.

Fitne için, nifak için Ak Parti'nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri kesinlikle sevindirmeyeceğiz. Tüm umutlarını Ak Parti'nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız. Tek bir arkadaşımızı dahi dışarda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak, bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha da sıklaştıracağız.

Eski, yeni, genç, yaşlı demeden hep beraber bu ülke, bu vatan, bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz. Dün Merkez Karar Yürütme Kurulu toplantımızda da söyledim. Partimiz ve ittifakımız ne kadar güçlüyse defalarca gördük ki Türkiye de güçlüdür, emniyettedir, emin ellerdedir. Ama biz zayıflarsak Türkiye de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor demektir.

Ak Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Sizlerden milletin emaneti ile birlikte yüzünü ülkemize çevirmiş milyonların da umudunu omuzladığınızı bir an olsun unutmamanızı rica ediyorum.

Aziz kardeşlerim, parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya, buna yönelik hüsnüniyetli adımlar atıyoruz. Sandığın ufukta görünmediği önümüzdeki 3,5 yıllık süreyi ülkemiz ve milletimiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürmenin çabasındayız. Bölgemiz son derece sancılı bir dönemden geçerken, bir asır önce olduğu gibi haritalar yeniden kanla çizilmek istenirken, İsrail'in Gazze'de yaktığı, şimdi de Lübnan'a taşıdığı yangın günbegün sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.

Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyona gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım, gür olalım diyoruz. Hacı Bektaş-ı Veli'nin "sSvgi, saygı üzerine kurulmuştur yapımız. Ta ezelden ebede açık durur kapımız" sözüne uygun şekilde karşılıklı saygı çerçevesinde müştereklerimizi artıralım. Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelelim, gelebilelim istiyoruz.

Yıllardır meşrep, köken ve ideoloji üzerinden milletimizin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılması Türkiye'nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanımdır. Temennimiz yıllar yılı muhalefeti esir alan çirkin dilin sahipleriyle birlikte artık terk edilmesi, siyasette yeni ve temiz bir sayfanın açılmasıdır. Milletimizin siyasi aktörlerinden beklentisi de bu yöndedir.

Coğrafyamızın içinden geçtiği tehlikeli konjonktür, siyasetçiler olarak hepimizi daha sorumlu ve ağırbaşlı davranmaya teşvik etmektedir. Eski Türkiye'nin kifayetsiz, muhteris siyasetçilerinin bu eklimi zehirlemesine, baltalamasına müsaade etmemeliyiz. Tekrar altını çizerek söylüyorum. Gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil, tüm ülkeye ve millete kaybettirecektir.

Milli iradeyi temsil eden siyaset yapan, hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye'ye kaybettirecek bir denklemin veya şahsi hesabın içerisine girenleri bu millet asla affetmez. Bunun için iktidar muhalefet fark etmeksizin hepimizin ülkeye faydası dokunmayan tartışmalara, çekişmelere, kayıkçı kavgalarına prim vermemesi önemlidir. Doğru bulmadığımız hususları elbette eleştireceğiz. Bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız. Partimize ve hükümetimize yönelik saldırıların elbette cevabını vereceğiz. Ama bunları yaparken dengeyi mutlaka koruyacak, oyuna gelmeyecek, vakarımızı ve soğukkanlılığımızı daima muhafaza edeceğiz.

Burada şunun bilinmesini isterim. Biz merhum Mehmet Akif'in o veciz ifadesiyle yumuşak başlı isek birilerinin zannettiği gibi uysal koyun da değiliz. Haksızlık, hukuksuzluk, küstahlık karşısında kesinlikle sessiz kalamayız. Mesela İstiklal Marşımızla sorunu olanlara ve demokrasimizin altını oyanlara eyvallah demeyiz. İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere, yedeğine silahı, terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız.

Türkiye'nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekûn millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye'yi inşa edelim istiyoruz.

Son 22 Yılda Devrim Gerçekleştirdik

Aziz kardeşlerim, devlet millet için ve millete hizmet için vardır. Devletin görevi özellikle güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunmaktır. Bakınız bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir. 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı, sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik. Bugüne kadar da bu hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermedik. Bilhassa sağlık alanında gerçekten kötü bir Türkiye tablosu devralmıştık. Hastane bulunsa doktor bulunmuyor. Doktor bulunsa ilaç bulunmuyordu. Hadi bir şekilde ilaç buldunuz. Bu sefer satın alacak para bulunmuyordu. Yaşı 40'ın üzerinde olan kardeşlerim, eski Türkiye'nin sağlık sisteminin nasıl bir sorunlar yumağı olduğunu gayet net hatırlamaktadır. Son 22 yılda bu alanda tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdik.

Sağlık sistemini vatandaş odaklı değiştirirken yeni hastaneler, yeni sağlık ocakları inşa ederek, mevcutları ıslah ederek alt yapıyı modernleştirdik. 2002'de hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere, toplam 164 bin iken şu an 182 bini nitelikli toplam 270 bin yatağımız var.

Hepsi en modern cihazlarla donatılmış, otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesini hizmete açtık. Hastanelerimizi fiziki olarak yenileme yanında, en modern aletlerle, cihazlarla, yeterli sayıda personelle teçhiz ettik. Tomografi, MR, diyaliz cihazı, ambulans gibi geniş bir alanda çok önemli başarılara imza attık. Örneğin; ambulans sayısı 618'den 5 bin 746'ya, 112 istasyonlarının sayısı ise 481'den 2 bin 990'a ulaştı.

Türkiye'yi helikopter ve uçak ambulans hizmetleriyle ilk kez tanıştıran biz olduk. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık, 1 milyon 462 bine çıkardık. Uzman hekim sayımız ise 45 binden 108 bine yükseldi. Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini ülkemize kazandırdık. Memurun ayrı, işçinin ayrı, pek çok kurumda çalışanın ayrı hastanesinin olduğu, bunların birbirine gidemediği parçalı yapıyı rafa kaldırdık. Bütün kamu hastanelerini ayrı veya aynı çatı altında birleştirerek sağlık hizmetini erişilebilir hale getirdik. Böylece kamu-özel ayırmadan Türkiye'nin sağlık imkanlarının tamamını tüm vatandaşlarımızın istifadesine sunduk.

Özel sağlık kuruluşlarının kapılarının halkımıza açılmasıyla birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırdık. Yine bu süreçte özel sağlık kuruluşlarının acil haller ve özellikle bazı hizmetlerden fark ücreti almadan hizmet vermesini temin ettik. Yoğun bakımdan yanık tedavisine, kanser tedavisinden yeni doğana verilen sağlık hizmetlerine, organ, doku ve kök hücre nakillerinden doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere, hemodiyaliz tedavilerinden kalp damar cerrahisi ile ilgili işlemlere, yani pek çok başlıkta ilave ücret ödemeden özel sağlık kuruluşlarında vatandaşımızın hizmet almasının önünü açtık.

Tekrar söylüyorum, tüm bu süreç boyunca gayemiz ister devlet hastanesi ister özel hastane olsun milletimize en iyi sağlık hizmetinin sağlanmasıydı.

İlk defa bizim uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2,6 milyon vatandaşımızın ayağına sağlık hizmeti götürüyoruz. Daha birçok alanda, zengin fakir demeden tüm kardeşlerimizin birinci sınıf sağlık hizmeti almasını temin ediyoruz.

Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde özellikle şehir hastanelerimizin nasıl büyük bir yük omuzladığını milletimiz çok iyi biliyor. Türkiye son asrın en büyük sağlık krizini güçlü sağlık altyapısı sayesinde en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Sağlık alanında hayata geçirdiğimiz reformlar, açık söylüyorum, dünyaya örnek olacak düzeydedir.

Öyle bir noktaya geldik ki, sadece kendi insanımıza değil dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turiste de sağlık hizmeti veriyoruz. 2023 yılında yaklaşık 1,6 milyon kişi şifasını ülkemizde aradı, sağlığını Türk hekimlerine ve hastanelerine emanet etti. Sağlık turizminden ülkemiz 3 milyar doların üzerinde gelir elde etti. Hasılı, nereden bakarsanız bakın büyük bir başarı hikayesi görüyoruz. Bunun da en yakın şahidi vatandaşlarımızın bizzat kendisidir. Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu, iftira atmaya, karalamaya, çarpıtmaya, hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum.

Bürokratik kariyerinde, SSK'yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise buradan kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleri ile ilgili konuşacak en son kişi CHP'nin devirlik genel başkanı Kılıçdaroğlu'dur. CHP'nin sadece eski genel başkanı değil, yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez. Hele hele eleştiride bulunamaz.

Millet, koronavirüs salgınıyla boğuşurken, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete şayet biraz utanma duyguları varsa, bu süreçte susmak düşer.

Yenidoğan Çetesi:

Şunu özellikle söylemek istiyorum; son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müteessir eden, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde. Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi 1,5 sene öncesine uzanıyor.

Şikayet üzerine, Sağlık Bakanlığımız ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğümüz hemen harekete geçiyor. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin çok yakın iş birliği ile, çete teknik ve fiziki takibi alınıyor. Sorumluların üzerine kararlılıkla gidiliyor. Yürütülen titiz soruşturma neticesinde, çete üyelerine operasyon yapılarak, elebaşları tutuklanıyor. Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22'si şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken, Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ'da bir hastaneyi kapatıyor. İstanbul'daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor. Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa, hangi sağlık kuruluşu varsa, hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor.

Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna kimyasal silah kullandı iftirası atan Tabipler Odası'yla el ele verip utanmadan bizi, bakanlıklarımızı, sağlık sistemimizi, hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması, ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur.

Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak, vicdan tutulmasından başka bir şey değildir. Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hastabakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık 1,5 milyon insanımızın çalıştığı sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz.

Salgın döneminde sağlık personelimizin kendi canlarını riske atma, ailelerinden haftalarca uzakta kalma pahasına nasıl gayret gösterdiklerini muhalefet unutmuş olabilir. Ama biz hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız. Tekrar ediyorum, ortada para hırsıyla 12 evladımızın canına kasteden insanlık müsveddesi bir çete vardır. Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkanları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir. Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş, gereken her türlü adımı atmıştır. Şunu da söylemek isterim ki, böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır.

Maddi menfaat temin etmek gayesiyle, masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için Cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim. Sağlık ve Adalet bakanlarımızla yaptığım görüşmede, kendilerine gerekli talimatları çok net biçimde verdim. Bir kez daha evlatlarını kaybeden ailelerimize başsağlığı diliyorum.

kaynak:sabah

Günün Diğer Haberleri