Türkiye’de Demokrasinin Kara Lekesi! 12 Eylül Darbesi!

Türkiye’nin Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin söylediği 'asmayalım da besleyelim mi?' ifadesi cuntacıların neden olduğu korkunç tahribatı açıklar niteliktedir. Milletin iradesinin ayaklar altına alındığı ve hafızalardan silinmeyecek insanlık dışı uygulamaların yapıldığı 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 44 yıl geçse de Türkiye'nin siyasi, toplumsal, ekonomik hafızasındaki travma tazeliğini koruyor.

GÜNCEL - 2 ay önce

12 Eylül'ün ardından Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başladı. TBMM lağvedildi, Anayasa değiştirildi, siyasi partiler kapatıldı, parti liderleri önce gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.
Gözaltı, tutuklama, idam ve işkencelerle geçen bu dönem kapanmayan yaralar açtı. Binlerce kişi yurtdışına kaçtı.
Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi.
12 Eylül askeri darbesi Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçti. Demokrasinin ayaklar altına alındığı ve milletin iradesinin hiçe sayıldığı darbe dönemi, insanlık dışı uygulamaların sıradanlaştığı bir süreç oldu.


Üzerinden yarım asra yakın bir zaman geçse de neden olduğu tahribatın izleri halen belirgin. 12 Eylül 1980 sabahı TRT radyosunda, İstiklal Marşı'nın ardından çalınan Harbiye Marşı ve dönemin Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı Milli Güvenlik Konseyi "bir numaralı" bildirisinin okunması darbenin başlangıcı oldu.
Bu bildiriyi, 5 bildiri daha izledi. Evren darbeye ilişkin "... (TSK) Kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak, kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kalmıştır." ifadelerini kullandı.
Sonraki süreçte Türkiye bir daha hiç unutamayacağı günler yaşadı 

İşte 12 Eylül'ün acı bilançosu:
Her türlü hukuk dışı uygulamaların gerçekleştiği cunta döneminde 650 bin kişi gözaltına alındı. 210 bin dava açıldı. 230 bin kişi yargılandı.
7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi. 517 kişinin "ölüm cezasına" çarptırıldı. Sağ ya da sol ideolojiye mensup gençler 50 genç acımasızca asıldı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından 14 bin kişinin çıkarıldı. 30 bin kişi ise "sakıncalı" damgası yedi. 4 bine yakın öğretmenin işine son verildi.
Çeşitli üniversitelerden sayıları binlere yaklaşan akademisyen meslekten atıldı. Birçok gazeteci hakkında onlarca yıl hapis cezası istendi.


Cuntacılar anayasayı uygulamadan kaldırdı. Milletin iradesinin tecelli ettiği TBMM lağvedildi. Antidemokratik uygulamaların önü açıldı. Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildi.
Sıkıyönetimin akabinde; Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay'ın dışında bütün sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri yasaklandı.
Siyasi partiler kapatıldı. Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i Uzunada'ya sürgüne gönderildi. Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzaköy'a, sürgün edildi.

Kaynak Sabah 

Günün Diğer Haberleri