Türkçe kaynakların azlığından bahseden Prof. Dr. Karauğuz “Anadolu'da büyümüş ve yetişmiş biri olarak, manevi duygularımız genellikle güçlü olurdu. Özellikle üniversite yıllarında, bu konuları sorgulamaya başladık. Yabancı dilde yayınlanan kitapların çoğuyla karşılaştığımızda, kendi alanımızda Türkçe kaynakların neredeyse olmaması ilginç bir durumdu. Üniversite yıllarında, bu eksiklikleri fark ederek kendi başımıza öğrenmeye çalıştık. Ancak, çeviri yapılmamış kaynaklar olduğu için bu çaba bazen yetersiz kalıyordu. Yabancı dilde yayınlar yapmak önemliydi, ancak aynı zamanda Türkçe yayınların da artması gerekiyordu. Bir dönemde, Tahsin Özgün hocamızın Türkçe yayınlarının önemli olduğunu fark ettik. Ancak, genel olarak Türkçe kaynaklara erişimde zorluk yaşadık. Bu durum, kendi kendimize bir şeyler anlamaya çalıştığımız ve çeviri yaparak bilgiye ulaşmaya çalıştığımız bir sürece yol açtı.” Dedi.
Prof. Dr. Güngör Karauğuz sözlerine “Daha sonra fark ettik ki, Türkçe'ye çevrilmemiş önemli metinler vardı. Özellikle Tevrat metinlerinin Türkçe'ye kazandırılamadığını gördük. Bu durum, Batı'da bu metinlerin çevrildiği ilk dönemlerde, benzerliklerin fark edilmesine rağmen, İslam dünyasında bu bilgilerin geniş kitlelere ulaşamadığını gösteriyordu. Kişisel çabalarımız sonucunda, Hitit mitolojisi ve antlaşma metinleri gibi metinleri Türkçe'ye çevirdik. Ancak, bu çevirilerin geniş kitleler tarafından kabul görmemesi ve hatta bazı tepkilere neden olması bizi düşündürdü. Bu durum, Türkçe kaynaklara olan eksik ilgiyi yansıtıyor olabilir. Sonuç olarak, arkeoloji ve antik filolojinin, Tevrat'taki bilgilerin nereden geldiğini anlamak ve bu bilgilerin nasıl bozulduğunu görmek konusunda dinlerin anlaşılmasında üçüncü bir yöntem sunduğunu düşünüyorum. Ancak, bu alanlara olan ilginin artması ve Türkçe kaynakların çoğalması önemlidir. ” şeklinde devam etti
Program sonunda Selçuklu çini plaket ve katılım beratlarını TYB Konya Şubesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çaycı ve Doç. Dr. Ahmet Akman takdim etti.