Son yıllarda AK Parti’de işler pek de yolunda gitmiyor. Partinin mevcut durumu, adeta kaygan bir zeminde durmaya benziyor. Eğer parti yönetimi radikal kararlar almazsa, ilerleyen süreçte Anavatan Partisi’nin yaşadığı çöküşe benzer bir kaderle karşılaşmaları kaçınılmaz olabilir. Şu anki gidişat da tam olarak bu yönde ilerliyor.
Özellikle ekonomi yönetimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Ülke ekonomisi bir türlü istikrara kavuşamıyor ve bu durum vatandaşın günlük yaşamına doğrudan yansıyor. Emekliler geçinemiyor, alım gücü her geçen gün düşüyor ve hayat pahalılığı karşısında milyonlarca insan zor günler geçiriyor. Faiz oranlarının yüksekliği, yatırım yapmayı ve borçlanmayı neredeyse imkânsız hâle getirirken, kiralardaki fahiş artışlar dar gelirli vatandaşları zor durumda bırakıyor. Artık yeni bir ev sahibi olmak hayalden öteye geçemiyor.
Esnaflar da ekonomik dar boğazın en büyük mağdurlarından biri. Artan maliyetler ve düşük alım gücü nedeniyle birçok işletme ayakta kalmakta zorlanıyor. Gelir-gider dengesi bozulmuş durumda ve her geçen gün daha fazla esnaf kepenk kapatma noktasına geliyor.
Adalet sistemine olan güven de giderek azalıyor. Yapılan son anketler, halkın büyük bir kesiminin yargının bağımsızlığına olan inancını kaybettiğini gösteriyor. Adil yargılanma hakkına duyulan şüpheler, hukukun üstünlüğüne dair kaygıları artırırken, bu durum toplumsal huzursuzluğu da beraberinde getiriyor. Yargının siyasallaştığına dair algı güçlenirken, hukukun güvenilirliği konusunda derin bir kriz yaşanıyor.
Öte yandan, son dönemde hükümetin attığı bazı siyasi adımlar da toplumda büyük yankı uyandırdı. Yeni açılım süreci, halk arasında ciddi tartışmalara yol açtı ve toplumun farklı kesimlerinde endişeye neden oldu. Vatandaş, geçmişte yaşanan deneyimlerden hareketle bu sürecin olası sonuçlarını sorguluyor.
Tüm bu gelişmeler, AK Parti’nin geleceği açısından önemli riskler barındırıyor. Parti yönetimi, halkın sesine kulak vermez ve gerçekçi çözümler üretmezse, iktidardaki gücünü hızla kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Türkiye’nin siyasi tarihinde benzer örnekler mevcut ve AK Parti de bu hatalardan ders çıkarmak zorunda. Aksi takdirde, iktidarını korumakta zorlanacak ve tarih sahnesinde bir dönem kapanmış olacak.