Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Sevgisi

Fatih KUT

14-09-2024 10:23

 ‘’Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur. Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter, O’ndan başka tanrı yoktur, ben yalnız O’na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir.’’ (Tevbe,128-129﴿

     Bir Müslüman için uğruna verilecek sevgilerin en yücesi şüphesiz, sevginin kaynağı  ve bir ismi de “Vedûd” olan Allah’tır. Müslüman, Allah’a ve onun dostlarına engin muhabbet besleyen kişidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) ise Allah dostlarının önderidir. İlahi sevgiye ulaştıran bir rehberdir. İnancımızın ve ibadetlerimizin temelinde sevgi, daima ön plandadır. Allah’a imanımız da sevginin eseridir. Çünkü şuurlu bir iman ve ibadet ancak sevilen hak mabuda yapılır. Bu sevme eylemi dilde kalmadığı, gönülde karşılık bulduğu durumlarda bir anlam taşır. Dolayısıyla Allah’a ve peygamberine olan sevgimiz, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Nitekim Kuran’ı Kerim bu sevgiyi ispatlamanın yolunun Resulüne itaatten geçtiğini şöyle vurgulamaktadır. De ki: "Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın Allah çok merhametli ve bağışlayıcıdır.” (Al-i İmran,31)

      Bununla birlikte Yüce Allah Rasulüne itaatin yanında müminlerden Hz Peygamberin canını kendi canlarından bile üstün tutmalarını istemiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: “Peygamber, müminler için kendi canlarından ileridir. Onun eşleri de onların anneleridir.” (Ahzab,6)Peygamberimizi canımızdan ve tüm sevdiklerimizden daha çok sevmek, ancak O’nun yolunda gitmekle olur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) de kendisinin her şeyden, herkesten daha çok sevilmesi hususunda şöyle buyurmuştur. ”Sizden biriniz, beni anasından-babasından, çoluk -çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz” (Buhari,İman, 8) İşte bu sebeple, Hz. Peygamber’e gönülden inanan ashabı ondan gelen emirleri büyük bir teslimiyetle yerine getirdiler. O’na derin saygı duydular, derdine ortak oldular. Ayağına batacak dikene bile razı olmadılar. Hidayetin insanlara ulaştırılmasında, O’na her zaman maddi ve manevi destekte bulundular. Onu her şeyden fazla sevdiler. Bizim için bir lütuf olan Hz Peygamber (s.a.v.)’in Allah’ın elçisi olduğuna inanmanın yanında O’nu samimiyetle sevmeli, O’nun sünnetini öğrenerek kendimize rehber edinmeliyiz.

         Enes (r.a)’den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir bedevi Resûlullah (s.a.s)’e:– Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Efendimiz: “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. – Allah ve Resulünün sevgisini, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber:“O halde sen, sevdiğin ile berabersin” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 96.)Enes (r.a.) Resulullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi, imanın zevkine ermiş olur. Allah ve Resulünü, her şeyden daha çok sevmek, sevdiği kimseyi sadece Allah için sevmek, Allah’ın kendisine iman nasip etmesinden sonra inançsızlığa düşmeyi, ateşe atılıyormuş gibi kötü görmek.” (Buhârî, İman, 9, 14) Ebu Hüreyre (r.a.), "Hz. Peygamber (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz"( Buhârî, Rikâk: 26)

        Peygamberimizi canımızdan ve tüm sevdiklerimizden daha çok sevmek, ancak O’nun yolunda gitmekle olur. Hz. Ali’ye Resulullah’a olan sevginiz nasıldır? Diye sorulduğunda O: “Resulullah’ı susuz bir insanın suya hasreti gibi severdik” buyurmuştur. Ashabın, Hz. Peygamber sevgisini şu örnek çok güzel yansıtmaktadır. Ensardan bir kadına; babası, kardeşi ve kocasının savaşta şehit düştükleri haber verilince, O, hemen Resulullah’ı sormuş, sağlık haberini alıp, O’nu görünce, “Seni sağ olarak gördükten sonra, her musibet bana hafif gelir” diyerek sevincini izhar etmiştir. Günümüz Müslümanları olarak bizde efendimizi canımızdan çok sevmeli ve ona tabi olmalıyız. Ancak günümüzdeki Müslümanların durumu bu anlamda çok vahimdir. Efendimizi sevdiğimizi, tabi olduğumuzu Sadece dilde söylüyoruz hayatımızda yaşamıyoruz. Mevlid kandili vesilesi ile umarım peygamber efendimizi daha iyi anlamaya ve daha çok sevmeye çalışırız. Kandilimiz mübarek olsun.

DİĞER YAZILARI Gençlik, Eğitim, Adalet ,Örnek Olmak 01-01-1970 03:00 Mübarek Üç Aylar Ve Nefis Muhasebesi 01-01-1970 03:00 Cihad Meselesi En Önemli Gündemimiz Olmalıdır 01-01-1970 03:00 Mübarek Şehir Kudüs,Mescid-i Aksa ve Filistin Meselesi(Ümmetin Meselesi) 01-01-1970 03:00 Kul ve Kamu Hakkı Üzerine 01-01-1970 03:00 Yalancı Şahitlik 01-01-1970 03:00 Kurban Bayramımız Mübarek Olsun 01-01-1970 03:00 Tevekkül Sahibi Olmak 01-01-1970 03:00 Kendimizi unutup başkalarına mı iyiliği emrediyoruz? 01-01-1970 03:00 ORUÇ TUTMAYAN KEDİ 01-01-1970 03:00 Ramazan Ayı Tüm Güzellikleri İle Devam Ediyor 01-01-1970 03:00 Dünya malı 01-01-1970 03:00 Eline, Beline, Diline Sahip Ol 01-01-1970 03:00 Kuran’a Uzanan Eller Kırılsın 01-01-1970 03:00 KUL HAKKI MESELESİ VE GERÇEK İFLAS EDEN KİMDİR? 01-01-1970 03:00 MEVLANA CELALEDDİN-İ  RUMİ VE DOSTLUK VAKTİ 01-01-1970 03:00 GELİN KARDEŞ OLALIM 01-01-1970 03:00 Geleceğe Yatırım:Adaleti yer yüzüne tesis etmek 01-01-1970 03:00 Mübarek Şehir: Kudüs 01-01-1970 03:00 ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR 01-01-1970 03:00