Advert

Ülkemizde Yaşanan Sel Felaketleri: Doğal Afet mi, İhmaller Zinciri mi?

Türkiye, coğrafi yapısı gereği farklı doğal afetlerle karşı karşıya kalabilen bir ülke. Ancak son yıllarda artan sıklıkta yaşanan seller, bu afetlerin doğal faktörlerin ötesinde, insan kaynaklı nedenlerle de derinleştiğini gösteriyor. Peki, Türkiye’deki sellerin ardındaki temel sebepler nelerdir? Bu afetlerle başa çıkmak için hangi önlemler alınmalı? Yazarımız Abdullah yağcı bu önemli konuyu sizler için kaleme aldı

GÜNCEL - 02-09-2024 14:46

Ülkemizde Yaşanan Sel Felaketleri: Doğal Afet mi, İhmaller Zinciri mi?

Türkiye, coğrafi yapısı gereği farklı doğal afetlerle karşı karşıya kalabilen bir ülke. Ancak son yıllarda artan sıklıkta yaşanan seller, bu afetlerin doğal faktörlerin ötesinde, insan kaynaklı nedenlerle de derinleştiğini gösteriyor. Peki, Türkiye’deki sellerin ardındaki temel sebepler nelerdir? Bu afetlerle başa çıkmak için hangi önlemler alınmalı?


İklim Değişikliği ve Şiddetli Yağışlar
Küresel iklim değişikliği, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de yağış rejimlerini etkiliyor. Özellikle Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde aşırı yağışlar, son yıllarda önemli ölçüde artmış durumda. Meteorolojik veriler, son on yılda Türkiye’de ortalama yağış miktarlarının arttığını ve bu artışın sel olaylarının sıklığını da beraberinde getirdiğini gösteriyor. Ancak bu durum, sadece doğal bir sonuç olarak ele alınmamalıdır; iklim değişikliği ile mücadele edilmediği sürece bu tür afetler daha da artacaktır.
Kentleşme ve Altyapı Sorunları
Türkiye’de yaşanan sellerin en büyük nedenlerinden biri, plansız ve hızlı kentleşmedir. Şehirler büyüdükçe, doğal su yolları, dere yatakları ve ormanlık alanlar betonlaşmaya kurban ediliyor. Bu durum, yağmur sularının doğal yollardan tahliye edilmesini engelliyor ve sel riskini artırıyor. Özellikle büyükşehirlerde yağmur suyu tahliye sistemlerinin yetersizliği, yağışlı havalarda sokakların ve evlerin su altında kalmasına neden oluyor.


Son yıllarda Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan seller, dere yataklarının etrafına inşa edilen evlerin ve altyapı sistemlerinin ne kadar riskli olduğunu gösterdi. Bu bölgelerde sellerin büyük can ve mal kayıplarına yol açmasının temel sebeplerinden biri, bu yapılaşma sürecinde doğa ve çevre etmenlerinin göz ardı edilmesidir.
Ormansızlaşma ve Erozyon
Ormanlar, yağmur sularını emerek selleri önlemede kritik bir rol oynar. Ancak Türkiye’deki ormanlık alanların tarım, madencilik ve yapılaşma için tahrip edilmesi, toprak erozyonunu artırıyor ve sel riskini katlıyor. Ormanların yok olmasıyla, suyun toprağa nüfuz etmesi zorlaşıyor ve bu da yüzeyde biriken suyun hızla taşarak sel oluşturmasına yol açıyor.
Mevzuat ve Uygulama Eksiklikleri
Sel riskini azaltmak için yürürlükte olan yasalar ve düzenlemeler yeterli olabilir; ancak bu yasaların uygulanmasında ciddi eksiklikler var. Dere yataklarının imara açılması, kıyı bölgelerinde yapılaşma izinleri verilmesi gibi uygulamalar, mevzuatın göz ardı edildiğini gösteriyor. Ayrıca, yerel yönetimlerin sel riskini azaltmak için gerekli altyapı çalışmalarını zamanında ve etkili bir şekilde yapmaması, her yağmurda yaşanan su baskınlarının temel sebeplerinden biridir.


Çözüm Önerileri
1. Altyapı Yatırımlarının Artırılması:* Özellikle büyükşehirlerde yağmur suyu tahliye sistemleri güncellenmeli ve genişletilmelidir. Sel riskine karşı erken uyarı sistemleri kurulmalı ve bu sistemler aktif bir şekilde kullanılmalıdır.
2. Doğa Dostu Kentleşme:* Yeni yapılaşmalarda doğa ile uyumlu, su yollarını ve ormanlık alanları koruyan planlar benimsenmelidir. Dere yatakları ve kıyı bölgelerinde yapılaşma kesinlikle engellenmelidir.
3. Ormanların Korunması:* Ormansızlaşmaya karşı daha sıkı önlemler alınmalı, ormanlık alanların korunması ve genişletilmesi için yeni projeler geliştirilmelidir.
4. Eğitim ve Bilinçlendirme:* Halkın sel ve taşkın riskleri konusunda bilinçlendirilmesi, afet anında nasıl davranılması gerektiği hakkında eğitimler verilmesi önemlidir.
Türkiye’de yaşanan seller, sadece doğal bir afet olarak görülmemeli, aynı zamanda insan kaynaklı hataların bir sonucu olarak da ele alınmalıdır. İklim değişikliği, plansız kentleşme, ormansızlaşma ve yetersiz altyapı gibi faktörler, bu afetlerin yıkıcı etkilerini daha da artırıyor. Sel felaketlerinin önüne geçmek için bu sorunların köklü bir şekilde ele alınması ve gerekli önlemlerin hızla hayata geçirilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, doğaya karşı yapılan her ihmal, bir gün karşımıza büyük bir felaket olarak çıkabilir. Faydalı olması dileğiyle…

Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Tunceli valiliği eylem ve etkinlikleri 10 gün süreyle yasakladı!

Tunceli valiliği eylem ve etkinlikleri 10 gün süreyle yasakladı!

23-11-2024 - GÜNCEL

THY'nin İstanbul kalkış ve varışlı 38 seferi iptal edildi!

THY'nin İstanbul kalkış ve varışlı 38 seferi iptal edildi!

22-11-2024 - GÜNCEL

Reklamı Geç
Advert