Yıllardır ülkemizin sorunlarından biri olarak görülen ve dillendirilen yargı bağımsızlığı, geçmişte olduğu gibi bugünde gündemde yer almaktadır.
Bu konu ile alakalı yıllar içerisinde bazı değişikler yapılsa da, istenilen sonuç alınamamıştır.
Durum böyle olunca da kendi penceremden baktığımda tarafsız bir yargı sistemi nasıl olmalıdır diye bir yazı kaleme alarak, düşüncelerimi siz değerli okuyucularımızın beğenisine sunmak istedim.
( HER HANGİ BİR SİYASİ DÜŞÜNCE OLMAKSIZIN VE DİĞER ÜLKELERDE BÖYLE BİR SİSTEM VAR YOK TARTIŞMASINI BİR KENARA BIRAKARAK)
Siyasetin yargı üzerinden elini tamamen çekmesi gerektiği gibi, çok ciddi anlamda reform niteliğinde kararlar alınması gerekir.
Bunun ilk adımı olarak ADALET BAKANLIĞI’nın görev ve yetkilerinin tamamen elden geçmesi lazımdır.
Adalet bakanı siyasi bir partiyi temsil ettiği için, tarafsız davranması çok zordur ve adalet bakanının görevlerinden biri HSK başkanlığıdır.
HSK 13 üyeden oluşur
*Adalet Bakanı ( Kurul Başkanı)
*Adalet Bakan Yardımcısı
* TBMM 7 üye (sandalye çoğunluk sayısı hangi partideyse avantaj o partidedir)
*Cumhurbaşkanı 4 üye seçiyor
Durum böyle olunca HSK siyasetin ablukası altında bir görüntü vermektedir, kurul üyeleri tamamen siyasilerin tercihleri ile seçilmekte olup dışarıdan bakıldığı zamanda tarafsızlığını yitirmiş bir görüntü sergilemektedir.
Bunların önüne geçebilme noktasında reform niteliğinde değişiklere gidilmelidir.
Bu sadece HSK ile alakalı değil, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay kısacası adli tüm kurumları kapsamalıdır.
Yargının görevi, meclisin çıkarmış olduğu kanun ve yasaları uyguladığı gibi, Yasayı ve kanunları, herhangi bir siyasi partinin Genel Başkanı, yardımcısı, Hükümette görev alan Bakanı, partiye mensup üyesi veya vatandaş, kim olursa olsun kanunlara ve yasaya aykırı bir ihlal yapıldığında dur diyecek.
Bundan dolayıdır ki bana göre yapılması gereken değişiklerin bazıları aşağıdaki maddelerden olabilir.
*Mesela Adalet Bakanı, HSK kurulunda kesinlikle bulunmaması gerekir.
*HSK ve diğer kurumların üyelerini Cumhurbaşkanı ve TBMM kesinlikle seçmemelidir.
* Mevcut Adli Kurumların Başkanını ve üyelerini seçecek kişiler, tamamen yargı camiasından olup, kendi içlerinde bir kıstas oluşturarak seçimlere gitmelidirler.
* Yargı camiasının denetimi, TBMM de grubu bulunan partiler ve Türkiye barolar birliği olmak üzere, eşit sandalye sayısı ile temsil edilen bir araştırma komisyonu kurularak yapabilir.
Aslında bu maddeler uzayıp gider,
Şurası bir gerçek ki, siyaset mekanizması Adalet’e ne kadar müdahil olursa, yargının tarafsızlığı ve almış olduğu kararlar bir o kadar tartışılır ve tartışılmaya devam eder. Yargının siyasetten tamamen arındırılması ve akıllarda şüpheye yer vermemesi gerekmektedir.
Hasan
Çok önemli bir konu gayet güzel işlenmiş tebrik ederim 2 yıl önce