Son yıllarda ülkemizde ve dünya genelinde dikkat çeken konulardan biri de deizm ve ateizmin yükselişi olmuştur. Özellikle son 30 yılda, dinsizlik olarak adlandırılan inançsızlık veya geleneksel din anlayışından kopuş, ciddi bir artış göstermektedir. Bu durum, toplumda farklı kesimlerde tartışmalara yol açmakta ve çeşitli sebeplerle açıklanmaya çalışılmaktadır.
Bu yükselişi göz ardı etmek mümkün değildir. Peki, insanların deizme veya ateizme yönelmesinin temel sebepleri nelerdir?
Yapılan gözlemler ve özellikle 25-50 yaş aralığındaki bireylerle yapılan görüşmeler, bazı ortak noktaları öne çıkarmaktadır. Bunlardan en önemlisi, toplumda dini değerleri savunan ve öncü olarak görülen bazı kişilerin lüks ve gösterişli yaşam tarzlarıdır. Dindarlık kisvesi altında sürdürülen bu şatafatlı hayatlar, samimiyetsizlik algısını güçlendirmekte ve insanlarda hayal kırıklığı yaratmaktadır.
Özellikle genç nesil, din adamlarının ve dini temsil eden bazı kişilerin söylemleri ile yaşam tarzları arasındaki çelişkileri sorgulamakta ve bu durum, onları geleneksel inançlardan uzaklaştırmaktadır. İnanç konusunda samimiyetin ve tutarlılığın önem taşıdığı bir toplumda, dinî liderlerin veya kanaat önderlerinin tutarsızlıkları, insanları farklı arayışlara yöneltmektedir.
Bunun yanı sıra, bilim ve teknolojinin hızla gelişmesi, bilginin yayılmasını kolaylaştırmış ve bireylerin farklı bakış açıları kazanmasına olanak tanımıştır. İnternetin ve sosyal medyanın etkisiyle insanlar, farklı dünya görüşleriyle daha kolay karşılaşmakta, dinin tarihsel gelişimi ve felsefi boyutları hakkında daha fazla bilgi edinmektedir. Bu da bireylerin, sorgulayan ve eleştirel düşünen bireyler haline gelmesine katkı sağlamaktadır.
Sonuç olarak, deizmin ve ateizmin yükselişi, tek bir sebebe dayandırılamayacak kadar karmaşık bir olgudur. Toplumdaki ahlaki ve ekonomik yozlaşma, bilimsel gelişmeler, bilgiye erişimin artması ve bireysel özgürlük arayışları, bu değişimin başlıca nedenleri arasında sayılabilir.
Bu süreç, bireylerin inanç sistemlerini sorgulamalarına ve daha bilinçli tercihler yapmalarına olanak sağlamaktadır. Ancak bu değişimi anlamak ve sağlıklı bir şekilde değerlendirmek için toplumsal yapıyı, eğitim sistemini ve dini temsil eden figürleri daha derinlemesine analiz etmek gerekmektedir.