Gazetecilik, toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlayan, büyük sorumluluk gerektiren ve bir o kadar da zorlu bir meslektir. Gerçek bir gazeteci, edindiği bilgileri değiştirmeden, eğip bükmeden, yalnızca hakikati yansıtmakla yükümlüdür. Gazete ve diğer kitle iletişim araçları, bu bilgileri halka ulaştıran araçlar olarak büyük bir güce sahiptir. Ancak bu gücün sorumluluk bilinciyle kullanılması elzemdir.
Geçmişten günümüze gazeteler, toplumları bilgilendirme ve yönlendirme açısından önemli bir rol üstlenmiştir. Osmanlı'nın son dönemlerinden günümüze kadar, gazeteler kimi zaman halkı bilinçlendiren, aydınlatan birer araç olmuş, kimi zaman ise yalan haberler ve iftiralarla toplumda infial yaratmıştır. Yakın tarihimize baktığımızda, gazeteciliğin yalnızca bilgi aktarmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumu yönlendirmek ve hatta hükümetler kurup yıkmak için kullanıldığını da görüyoruz. Bu durum, gazeteciliğin tarafsızlık ilkesinden nasıl saptığını ve nasıl bir propaganda aracına dönüşebildiğini göstermektedir.
Gazeteciliğin Ahlaki Sorumluluğu
Gerçek bir gazeteci, toplumun doğruları öğrenmesi için çalışmalı ve hiçbir menfaat ya da ideolojik çıkar uğruna hakikatten sapmamalıdır. Haber yaparken sahip olduğu ideolojiyi değil, yalnızca gerçeği yansıtmalıdır. Gazeteci, bir toplumu yanlış yönlendirdiğinde, bunun sonucunda oluşacak adaletsizliklerin vebalini de üstlenmiş olur. Rabbimiz, Nahl Suresi 90. ayette şöyle buyuruyor:
"Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayasızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor."
Bu ayet, gazeteciliğin temel ahlaki sorumluluğunu da açıklamaktadır. Gerçek gazeteci, doğruyu ve adaleti savunan, hür ve bağımsız bir birey olmalıdır. Küçük çıkarlar uğruna mesleğin onurunu ayaklar altına almamalıdır. Çünkü bir haberde küçük bir yanlışlık bile, toplumun güvenini zedeleyebilir ve büyük huzursuzluklara yol açabilir.
Doğru Habercilik İlkeleri
Gazetecinin en temel ilkelerinden biri, güvenilirliği korumaktır. Haber yaparken doğruluğundan emin olunmamış bilgileri paylaşmak, bir topluluğa zarar verebilir ve geri dönüşü zor hatalara neden olabilir. Hucurat Suresi 6. ayette bu konuya şöyle dikkat çekilmektedir:
"Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın."
Bu ayet, gazetecilik mesleğinde araştırmacı ve doğruluğa dayalı bir yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bir haberin doğruluğundan emin olmadan yayımlanması, toplumun yanlış yönlendirilmesine ve büyük adaletsizliklere neden olabilir.
Sonuç
Gazetecilik, büyük bir sorumluluk gerektiren kutsal bir meslektir. Hakikat ve adalet için çalışan bir gazeteci, toplumun güvenini kazanır ve toplumu bilinçlendirerek aydınlatır. Ancak menfaatler uğruna doğruluktan sapıldığında, gazetecilik yalnızca bir manipülasyon aracı haline gelir. Bu nedenle, özellikle Müslüman gazeteciler, mesleklerini icra ederken hakkı tutup kaldırmalı, adaleti ve gerçeği savunmalı ve her zaman tarafsız olmalıdır. Gerçek gazeteci, sadece doğruların savunucusu olan kişidir. Selam ve dua ile...