يا عامرا لخراب الدار مجتهدا
بالله هل لخراب العمر عمران
Yê âmiran li harab iddari muctehiden,billêhi hel li harab il umrî umranün.
Ey yıkılan evini büyük bir gayretle onarmaya çalışan kimse! Allah için bana söyle; ömür tükenmeye (ve yıkılmaya) başlayınca, onu geri getirip telafi etmek ve onarmak mümkün mü?
Elimizde kalan ve ne kadar olduğunu bilemediğimiz ömrümüz neye benzer ile ilgili bugün iki çarpıcı misal arzetmeye çalışalım:
1-)Gece vakti, daha imsak (fecir) çıkmadan denizin kenarına oturan biri orada taş dolu bir çuval buluyor, karanlıkta elini çuvala sokan adam eline gelen taşı denize
atıyor, taşın suya teması ile çıkan ses adamın hoşuna gidince taşların tümünü bir bir atıyor.
Ortalık aydınlanınca son kalan taş'a bakan balık avcısı, attığı taşların taş değil cevher olduğunu, dolayısıyla şu ana kadar atılan taşların da cevher olduğunu anlıyor ve: Ne ahmak imişim ben, ne yaptım suyun güzel sesine kapılıp bunca serveti suya attım, cevher olduğunu bilseydim atar mıydım diye üzülmeye hayıflanmaya ve kendini kınamaya başlıyor.
Herkes kendini bu adamın yerine koysun ve bu kıssa' nın sonunu dinlesin; Cevher dolu çuval,ömrün yılları
ayları,günleri, saatleri,dakika ve nefesleridir,suyun sesi dünyanın fânî ve geçici(özellikle dinen haram ve yasak) lezzetleridir, gecenin karanlığı,insanoğlunun gâfil yaşayışı ve ihmali, günün ağarıp aydınlığın ortaya çıkması ise hakîkatın ölüm anında ve sonrasında ortaya çıkmasıdır ve ondan sonra da iş işten geçmiş oluyor.
O zaman ne yapmalı?
O zaman hemen şimdi uyanmalı ve cevherlerden
daha kıymetli ömrümüzü ve ömrümüzün hiçbir anını boşa geçirmemeliğiz.
2-) Diyelim ki bir kadının on oğlu var dokuzu vefat etti, kimi yatağında kimi terörde kimi kazada öldü, kısacası elinde tek bir oğlu kaldı, bu kadın bu oğlunu ne kadar sever? bunu ancak Yüce Allah ve o kadın bilir on kişinin sevgisi, elinde kalan oğlunda münhasır kaldı ve toplandı çünkü,bir an bile ondan ayrılmak istemez, hayatını adetâ ona bağlamıştır ve o kadına niçin yaşamak istersin diye sorulsa; Ben bundan sonra yaşarsam artık oğlum için yaşarım diyecektir.
İşte elimizde kalan ve ne
kadar olduğunu bilemediyimiz ama tahmin ettiğimiz ömrümüz bu kadın'ın elinde kalan on oğlundan son oğluna benzer,hatta elde kalan ömrümüz daha da kıymetli zira bu kadının son oğlu ölse bile, inanıp sabretse ve sevabını yüce Allah'tan beklese, inşaallah ona cennet değil cennetler vardır.
Fakat insanın elde kalan ömrünün son demlerini boşa geçirse -Elbette herşeyi en iyi yüce Allah bilir- ama sonuç yüz güldürmez.
Allahım! Bizlerin ve bütün müminlerin nakitten, cevherden çok çok daha kıymetli
olan ömrünü, özellikle elde kalan ömrünü,on çocuklu annenin son çocuğuna verdiği değer gibi değer veren ve değerlendiren, gülerek ve imanla kelime-i şehadeti,kelime-i tevhidi telaffuz ederek çene kapayan bahtiyar kullarından eyle.
Allahım cennet vatan yurdumuz sana emanet yurdumuzu ve sakinlerini her darlıktan sen çıkar Allahım.Âmin.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü