Arablarda çok eskilere dayanan bir gelenek vardır,şöyle ki:Bir kişi
bir kişiyi öldürürse (özellikle haksız yere öldürürse)
yakalanmamak için kaçar ve olabildiğince kendini saklamaya çalışır.
Bu arada katilin öldürülmekten kurtulmasının iki yolu vardır,ya öldürdüğü kişinin kapısının eşiğine yakalanmadan kendini atar,veya maktulün beşikte yatan çocuğu varsa, yakalanmadan o beşik'e tutunur ve beşikteki çocuğun bahtına düşer (çocuk beşikte olsun olmasın farketmez)
Ka'be-i Muazzama'nın lakabı "El beyt ül Atîk" tir.
Atik kelimesinin bir kaç
manası vardır, birisi tavaf ve ziyaret edenin azab'tan azad olacağıdır.
İşte Yüce Allah'ın evi ve lakabı "Beyt ül Atîk " olan Ka'beyi tavaf ve mümkünse Mültezem'e
multezim olup yapışmak -kimseye eziyet vermeden- Kapının eşiğine kapanmak anlamını taşır ve cezaya çarpılmadan önce bu bir kurtuluştur.
Mekke -i Mükerreme'yi,
Mescid-i Haram'ı,Ka'be-i Muazzama'yı ziyareti ve bu niyeti hedefleyen bir yolcu,yolun neresinde olursa olsun Ulu dergâhın eşiğine baş koymuş itibariyle Yüce Allah'ın azabından gazabından azad olacağını diliyor ve dileniyoruz.
Ey Hz. Muhammed'in, (Salât ve selam ona olsun) ve Atîk Ev'in ilahı
olan yüce Allah bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize rahmet edin(et).
Bizler rahmetine layık olmasak bile,Sen kuşatıcı rahmetini bizlere ulaştırmaya ehil kâdir ve layıksın,Rahmetinle bizleri şehitlerimizi ve ölmüşlerimizi kuşat.Amin.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü